Bu İşte Bir Eytişim Olmalı

Müdavimi olduğum bir kafede, iki gün üst üste yanımdaki masaya sosyal medyada tanışmış, ilk kez buluşan farklı farklı çiftler oturuyor. O kadar sesli konuşuyorlar ki, istemsizce kulak misafiri oluyorum.

Gençlerin sohbetlerinde, geçmişlerinden gelen yaşanmışlıkların önyargıları var.

Sohbetlerinde, bir diğerini ruhsal anlamda sıkıştırma, sömürme ve sınırlarına izinsizce dokunmalar var.

Kendilerini ifade etmeye çalışırken, geçmişten kaçışları; sevgi yerine, hınç var!

Birbirlerini tanımaya çalışmak ve keyif almak yerine; yakınmaları ya da karşısındaki kişiyi zorlayarak, yatak odasına taşımaya çalışan konuşmaları var.

Aslında sohbetlerinde yalnızlıklarından ve acılarından kaçışları var.

Kendimizle neşe halinde olamayan bizlerin, bir diğerinden neyin hıncını nasıl çıkarıyoruzu ve nasıl da dayak atıyoruzu anlatışları var.

Ve aslında öztatminimiz için birbirimizi nasıl bitiriyoruzu gösterişleri var.

Adı da aşk, sevgi veya ilişki diye tanımlanıyor.

Bu gürültülü çabaların hazzı ve sosyal yankıları, kendi yaralarımızın dışa bağımlılığındaki yadsınamaz kanıtıdır.

Zamanla sosyal bir doktrin halinde, âdeta birer canavar yaratılmıştır!

Bu işte bir eytişim olmalı…

Tıpkı bir püriten gibi, kutsal saydığımız beynimizdeki o kitap yeniden sevgiyle okunmalıdır.

 

Sevgilerimle,
Selma Büyükdağ

Yazının her hakkı saklıdır

Yorum bırakın