Genç Bir Kadının, Bir Öğretmenin Bizlere Seslenişi

Bir köy güzeli…

Sesini, duyurabildiğim kadar insana duyurabilmek ve onu hissedebilmemiz için yazdım.

Anlatırken, gözlerinden damla damla dökülen gerçekliği kulaklarımızda çınlasın.

Ben bu köyde doğup büyüdüm. Yirmi beş yaşındayım. Burada geçim sıkıntısı diğer şehirlere göre çok daha fazladır. Nasıl anlatılır ki bu duygu? Akla kara gibidir aslında burada yaşamak. Bir tarafı sıcacıktır. Her daim kapısını çalabilecek, ekmeğini paylaşabilecek insanları vardır. Merttir, cömerttir, insanı sevecendir. Ama bir de kara tarafı vardır ki…

Sosyal hayatı yok denecek kadar az; imkanları kısıtlı, ulaşımı güç, dört mevsimi de çetindir. Kışın dört bir tarafı karlarla kaplı bembeyaz dağlar, ovalar, damlar arasında donarak yaşanırken, yazın ise kavurucu sıcağının altında, her tarafı toz bulutları ve boydan boya buğday, arpa tarlalarının içinde yanarak çalışmakla geçer.

Gelelim burada kadın olmaya…

Köylerinde, kapısını çaldığın her evin sokağında hüzün ve keder vardır. Neden bilir misin? Kız çocuklarının töre ve namus adı altında halen öldürülmeleri, çocuk yaşta evlendirilmeleri devam ederken; bu sahneler karşısında annelerin çaresizlik içindeki sessizlikleri ve kabullenişleridir nedeni.

Buralarda ‘Kadın’ olmak, doğuştan üç maymunu oynamak.

On üçünde gelin olduğunu görsen de susmak gibi, iki bacak arasındaki birkaç damla kan için abuk sabuk törelere kurban edilmek gibi ya da başlık parası belasına bir değer biçilip satılmak gibi!

Bu şartlarda öğretmen olmak, benim için hamile kalmadan anne olmak demek. Tek anneden bir sürü gözde, tende, görünüşte, karakterde çocuk sahibi olmak; yarınlar için hayalleri olan çocuklara umut olmak; karda kışta onlarca kilometre yol gelip soğuktan buz tutmuş ayaklarını hissedemeyen o minikleri, elleriyle ufalayıp sobanın yanında ısıtmak; ödül olarak kalem, defter almak yerine çorap almak demek. Ailelerin, hasta olan çocuklarını bir kez bile doktora götürmemesi, ‘Çocuktur hoca hanım idare et yarın göndereceğim okula.’ demesi ama hayvanlarının hasta olması durumunda koca hayvanı merkeze götürerek ilaç üstüne ilaç alabilmeleri; sorduğunuzda da, ‘Mecbur hocam ekmek kapımız.’ cevabını almanız demek.

Kendi çocuklarına, bir hayvana verdikleri değerin yarısının bile verilmediğini görmek, ders işlerken arada sınıfın delinmiş soba borularından çıkan dumana maruz kalmak, dondurucu soğuklarda camı açmak zorunda kalmak demek. Çocukların üşüyerek okumaya çalışmasını tarif edilemez bir hüzünle izlerken; en acısı da yoklama aldığında ‘buradayım’ demesi gereken bir çok kız öğrencinin sınıftan yok olmasını görmek demek.

‘Neden gelmedi Leyla, Fatma, Ayşe?’ sorusuna, ‘Öğretmenim o evlendirildi, kaçtı, öldürüldü.’ yanıtlarını almak demek.

Dışarıdan gelen davul zurna seslerinin, sırasında oturması gereken öğrencinize ait olduğunu bilmek; o yaşta anne olduğunu görseniz bile diğerleri gibi susmak zorunda kalmak demek.

Kahrolsak dahi, bıkmamak, çekip gitmemek ve her sabah yeni güne yeni umutlarla başlayabilmek demek.

Neden mi yazdım bunu size?

Belki de bir değişime vesile oluruz diye. İnanılamayan her şey hâlâ devam ediyor. O izlediğiniz filmler hâlâ gerçek, bunu bilin diye.

Belki bir mucize olur da tüm kötülükler son bulur; size sesimizi duyurmak iyi gelir diye.

Erken yaşta kız çocuklarının okuldan alınması bir tek burada değil her yerde!

 

Sevgilerimle,

Selma Büyükdağ

 

Yazının her hakkı saklıdır.

 

Genç Bir Kadının, Bir Öğretmenin Bizlere Seslenişi” için 3 yorum

  1. Merhaba selma hocanıza nasıl ulaşabilirim Allah kahretsin bu töreyi küçük yaşlardaki çocukları evlendirmeyi,kalem tutacak ellerin küçücük bedenlerin kadın olmasını bekleyenleri,o küçücük yavrulara kıyanları Allah kahretsin buna nasıl çare olunur nasıl bu gidişe bi son verilir bilmiyorum ama en azından okula giden çocuklara bi katkı sağlamak isterim.

    Beğen

  2. Sadece köyde mi var sanıyorsunuz bu vahşet.Büyük şehirlerin varoşlarinda,Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun neredeyse tamamında.İç Anadolu’nun çoğu yerinde.Bitmez tükenmez bir zulüm.Satılık bedenler.Sanki Beyoğlu’nun arka sokaklarında, kırmızı lambalı evlerdeki çaresiz hayat kadınlarından ne farkları var ki?Pardon.Tabii ki farklılar.Hic olmazsa onlar bir bedel umuyorlar karşılığında.Sözüm kadınlara.Babasi tarafından birkaç öküz parasına satılan kadınlara.Biliyorum ki hiç mutlu olmadın.Orgazm nedir,ölene kadar bilemezsin, öyle bir hakkın yok.Erkegi tatmin et,vazifen bu.Peki, kızına bunu neden reva görüyorsun?12_13 yaşındaki taze filiz’i seni sattıkları paraya satarlerken, zılgıt çekip kutluyorsun.Yine sözüm kadınlara.Siz aydinlanmazsaniz,hepimiz bu karanlıkta yürümeye devam ederiz.Siz başkaldirmazsaniz,sizi yuzyillardir kullanan erkekler mutlu mesut yaşamaya devam eder.Uyanin,isyan edin, başkaldırın.Seni sattılar, kızını da, bari torununu kurtar.Ben,bir erkek olarak, kadınların isteyip de başaramiyacaği bir şey olduğuna inanmıyorum.

    Beğen

Yorum bırakın