Bana ‘Mehdi’yi Doğuracaksın!’ Dedi

Ellerini denize soktu. Suyu biraz sevdikten sonra, önce yüzünü, sonra rüzgârın tenine bıraktığı sesini ıslattı. Biraz olsun ferahlamıştı. Yanındaki adama döndü ve anlatmaya başladı.

“Çok zengin bir ailenin kızıyım ben. O kadar zenginiz ki… Kocaman, gösterişli bir mahzende ortalığa saçılmış hazinelerden birbirini göremeyecek; tanımı farklı bir sevgiden anlamsız yerlere düşecek kadar zengin.”

Gökte parça parça, seçilmiş bulutlara dikti bir süre gözlerini ve devam etti.

“Karakterime sıkıştırılmış bu loş gösterişi bertaraf etmeye çalışırken savruldum o düzenbaz yere! İnanmak istemediğim bu yoksunluğu, inanmak istediklerimle doldurmak ve mutluluğu bulmak için düştüm o arkadaşımın peşine. Maneviyatımın doruğuna ulaşacağım, huzur bulacağım o yere götürdü beni. Ben ki en iyi üniversitelerden birinde okumuş, en iyi öğretmenler tarafından eğitilmiş aklı başında bir genç kızdım. Nasıl bunlara sığınacak kadar kayboldum?”

Adamın gözlerinin içine kilitledi dolu dolu gözlerini ve bakışlarında sendeleyerek, “Beni tanıştırdığı ve bir süre toplantılarına katıldığım, ‘hocam’ dediğim kaçışım, o topluluğu yöneten kişilerle birlikte kutsal toprakları ziyarete gitmişti. Bu ziyaretten dönüşlerinde karşılamak için havaalanına gittiğimizde bana, bizler onun eteğini öperken, ‘O kutsal topraklarda bir rüya gördüm kızım. Seninle evleneceğiz ve sen Mehdi’yi doğuracaksın.’ dedi.

Şaşkınlığımda çaresizliğimi gizledim. Benim ‘o kadın’ olduğumu ve Mehdi’yi doğuracağımı, bunun için evlenmemiz gerektiğini buyuruyordu.

Tekrar bir araya toplandığımız eve gittiğimde, kendisine ‘hocam’ dediğim birisiyle bir evlilik yapamayacağımı söyledim. Bitap düşmüş, sefil çocukluğum beni arkamdan nerelere itmişti? Burası nasıl bir yer, bunlar nasıl kişilerdi?

Kısa bir süre sonra, onun evinde sohbetini dinlerken rahatsızlandım, doktor çağırıp iğne yaptırdılar, bayılmışım. Uyandığımda kimse yoktu. Sadece ben ve o.

Bir süre sonra artık hamile bir kadındım. Demek ki gerçekten Mehdi’yi doğuracaktım. Kendiliğimden hamile kalmıştım. Gerçekten buna inandım.” dedi.

O an sustu ve dalgaların sualsiz soluğunda durup karnına dokundu.

“Bir nikâh kıyıldı aramızda. Ben de artık o havadan nasibimi almış, o toprağa karışmıştım. Biliyor musunuz, saçlarımı tararken bile yere atmazdım. Kutsaldı onlar, her telini toplayıp mutlaka bir kenarda saklardım.”

“Bu olaylar silsilesinde, bir baskın oldu evimize, polisler geldi. Ortalık karışmıştı, ülke karışmıştı ve hocamı içeri alacaklardı.

Aylardan şubat, günlerden yirmi dört yıl önceydi.

Hocam, gizlendiği yerden arayıp, yanımda olan müridi ile beraber güvenli bir yerde kalmam gerektiğini ve birilerinin bizi saklamak için evden alacağını söyledi. Bir süre sonra bizi korumaya alan kişi vasıtasıyla o kişinin kendi evine, ailesinin yanına gittik.

Mürit kadın hep benimleydi, silahı vardı ve yanımdan bir an ayrılmıyordu.”

                                …

“Sıcacık bir evde, hiç alışık olmadığım bir aile yapısının içindeydim. Hocanın adamları zannederken, aksine bu evde bir kâbustan uyandırılmaya çalışılıyordum. Beni o baskından aldıran bu kişi, bir kumpasın içinde olduğumu söylüyor ve bıkmadan usanmadan, kandığım bu yalanlardan uyanmam için gece gündüz benimle konuşuyordu. Hoca bunların sattığı bir mülkü almak istediğinde tanışmışlar. Sohbeti ilerleterek onun güvenini kazanmış ve gerçek yüzünü görünce durumuma üzülmüş, bu gizlenme durumunu fırsat bilerek beni kurtarmak istemiş.

Onu da ailesini de çok sevdim. Çocuklarını sabah okula uğurluyor, akşam karşılıyor, onlara ders bile çalıştırıyordum. Daha önce hiç görmediğim bir aile sıcaklığı yaşıyordum.

Bana gerçekleri göstererek, çocuğumu aldırmaya ve aileme geri dönmeye ikna etmişlerdi. Benim için gerçekten çok zor bir karardı bu, gel gitler yaşıyordum ve hâlâ ‘Ben Mehdi’yi doğuracaktım!’ edasını taşıyordum.

Yanımda yardımcı olarak bırakılan mürit kadından, çocuğu aldırmamam konusunda tehditler almaya başladım. Aileye bunu söylediğimde kadını hemen evden gönderdiler.

Hoca halen gizleniyordu ve hiçbir şeyden haberi yoktu. Tek amacı benden çocuk yapıp ailemin servetine konmakmış.

Bütün bunları evinde kaldığım bu kişiye; benim gibi müridi olan herkesin arkasından nasıl dalga geçerek, en basit duayı bile bilmeden kendisine inandırdığını, bu furyaya nasıl girdiğini ve planlarını anlatmış. O da bana anlattı. Beni evime dönmeye ikna ettikten sonra kendi elleriyle onu önce ünlü bir gazeteciye, sonra polislere teslim etti. Sahtekâr sonunda hapse girmişti.”

                                …

“Bana yemek hazırlayan, başka bir aileye ait, başka bir annenin sıcacık mutfağına, çocuklarına ve sevgisine, beynimin yara almış yanını iyileştirmek için gecelerce bana dil döken bir babanın şefkatine sarılmıştım.

Bu evde geçirdiğim son gecemdi. Bu annenin bana gösterdiği hürmeti annem bir kere bile bana göstermedi! Bunu ona söylemek, belki de içimi dökmek istedim. Yemek için beni sofraya çağırdıklarında, ‘Biliyor musunuz, bana annem bir kere bile böyle bir sofra hazırlayıp, bir tabak yemek vermedi.’ derken zengin gözlerimden, yine babamın ayak izleri, annemin hiç bozulmayan makyajı ve bitmeyen seyahatleri akıyor, ders çalıştırdığım ‘o evin kızı’ olmak istiyordum.”

Saat akşamın yarısı, günlerden Şubat’tı!

Gökte, boydan boya asılmış bulutlara dikti yine dolu dolu gözlerini…

Gösterişli bir mahzende, ortalığa saçılmış aynı dillerde, farklı lisanları konuşan ünlü bir sessizliğe dalıp gitti.

O aileyi ve o babayı bir daha hiç görmedi. ‘Hocam’, dediği kişi iki yıl sonra hapisten çıktı. Aynı yolda başkalarını kandırmaya ve başkaları ona kanmaya devam etti.

Saat 1997’yi 28 geçe, Şubat bir sırrı daha dizginleyip gitti.

Turgut Büyükdağ anısına…

Sevgilerimle,

Selma Büyükdağ

Yazının her hakkı saklıdır.

Bana ‘Mehdi’yi Doğuracaksın!’ Dedi” için 7 yorum

  1. Selma Hanım yazınız çok etkileyici diğer yazılarınız gibi. Hepsini çerçeveletip duvara asmak lazım. Sizinle bir kahve içip yazının içeriği hakkında konuşmak isterim pandemiden sonra.

    Liked by 1 kişi

  2. Selmacım, akıcı üsluba sahip güzel bir anlatım ile dile getirdiğin yazını okudum ve seninle gurur duydum. Hele yazını rahmetli babana adaman bir başka güzellik. Yolun açık olsun. Sevgilerimle.

    Liked by 1 kişi

  3. Selma Hanım merhaba, bu güzel makalenizi, yani yazınızı, yazınızda ele aldığınız konu ve konuya dair hayata bakış açınızı, velhasıl; yorumunuzu benimle de paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum. Yorumlarınızın, fikirlerinizin, bu zor zamanlarda hayata bakış açısından, farklı bir renk kattığını, bu sebeple Sizi takip etmekten, yazılarınız okumaktan ve paylaşımlarınızdan büyük bir keyif aldığımı ifade etmeliyim. Kaleminize, ellerinize ve yüreğinize sağlık. Yeni paylaşımlarınızda görüşmek umuduyla, selamlar…

    Liked by 1 kişi

  4. Sevgili Selma,
    Yazılarınla bir çok insana dokunduğunun farkına var. Bir solukta okudum ve devamını okumak istedim…
    başarılı ve en önemlisi azimlisin
    Yolun açık olsun.

    Beğen

  5. Güzel yürekli ve o güzelliği yüzüne yansıyan güzeller güzeli Selma , kalemin , dilin , anlatımın , seçtiğin konu tek kelimeyle harika . Yüreğine , kalemine sağlık sıkı bir takipcin olarak devamını merakla bekliyorum .

    Beğen

  6. Canım ablam güzel yüreğine kalemine sağlık, umarım birgün kitabınıda okurum 😘 başarılarının devamını dilerim..

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın