Cebimde Çıplak Ayaklarınla

Yüreğimin güneydoğusunda çarptı
Bir çocuk ki ayakları çıplak
Selam etmeye yetişirken
Şarkı söyleyip harçlığını çıkaracak

Taş binaların sitayişi hazinemle sözlenirken
Çıplak ayakları, geniş omuzlu ovaları sırtlanmış
Seyir halindeki sorular ortadan kaybolduğunda
Kınında yarası kanıyor usulca


Gülümsediğinde,
Üstesinden gelinir bu duygunun da
Sen cennetin oğlusun Tanrı’yla aramızda
En masum duygumsun inancımda

Gözlerinin haritasında birkaç dakika
Seyrettim seni o eşsiz manzaranda
Yüz hatlarını aldığın toprağın tam ortasında
Sakinliğim mutluluktan serseme döndü arşında

Gördüğüm ekranlar, ruhumda çekiştirirken ellerimi
Haçlar, medreseler, manastırlar, camiiler
Sarnıçlar, kaleler, kiliseler, konaklar
Ezan sesleri ile taşlara duvarlara saklanan hikmetlerini,
Kıstığım her şeyin açtım sesini

Neredeyse yolu yarıladım bu dünyada
Yüksek topuklarında altına, gümüşe, yakuta bulandım
Gün batımınının kıyısında

Unuttuğum kavramların sofrasında
Ekinler işledi nişanıma, edebiyatıma
Kendime karıştım lal bulutlarda
Kendime kaldım minarenin ucunda
Kendime vardım kalbimin tam ortasında

Dile dökülmemiş duygudaşlığımla
Kisvenize bürünen hafızamla
Dönüyorum yamacıma
Cebimde çıplak ayaklarımla

Bir reyhani çalar kulağımda…

Sevgilerimle,

Selma Büyükdağ

Fotoğraf: Mardin

Yazının her hakkı saklıdır.

Yorum bırakın