Grafomanyak Aşk

Dün için yarından vazgeçmiyor vakit

Toparladığı yüzlerden ileriye haykırıyor

Lütfuyla

Kendisine yakışan bir soluk seçiyor

Boyası yere dökülmüş ateşin

Alınganlığı küllerine karışıyor

Bazen yaşıyor

Bazen kaçıyor

O zaman

Çiçek kaşlarını çatıyor

Dal saçını kesiyor

Rüzgâr eserken aksıyor

Yaprak ser’ ine maruz

Sonra söküğünü dikiyor

Kendiyle göz göze

El ele vermiş konuşuyor,

“Kim bilir kaç seneyim sensiz,

Kaç yıl geçtim senden habersiz?”

Seni anlatan her şeyi yazmadın, seziyorum

Gökyüzü güneşe kafa tutuyor bugün

Gözlerime yağıyor ancak

Sofrasına daveti bu, biliyorum

O uykuyla uyanıklık arasındaki tutkular

Bir başka merhabaya geçiyor

Yaşın artık yaralarına göz kırpıyor

Avutuyor ve zaman gülümsüyor

Belirlenmiş bir tarihten yakana düşen

Renkleri çözülmüş rüzgârın yönü

Sessiz sözlerin şiddetiyle uzlaşıyor

Ruhunla tanışıyor

Tebessümünde bütün sorular bitiyor

Ve hayat yerli yerinde,

Seni seslendiriyor…

Yorum bırakın