Gülistan

O, dağlar arasında bir pare
Minik buluttan bir kadın
Yaşını dahi bilmiyor
Süt sağıyor zarifane
O sağdıkça gökyüzü yağıyor yüzüme
Tenime varıyor aheste aheste

Kalın kaşları ve güçlü kahverengi elleri topraktan
Yazması ve uzun yeleğiyle süzülüyor dağın etekleri
Üzerine bassanda dimdik ayakta duran çiçekler gibi
Kaderi sürüklemiş bakışlarını buraya
Ve saçları beyazlara sarılmış, yemyeşil bir haziranda

Bedeli var mı o üstüne basılmış işvelerinin
Hayvanları yemliyor,
Mandallar dizili yeryüzünün kucağında
Kırmızı, beyaz, yeşil, sarı
Kargalar uçuşuyor üzerinde edalı edalı
O kanatlara sormalı Gülistan’ı

Horozların sarsılmaz sesinde,
Çiçeklerin kasidesine, arıların kafiyesine
Dağların yankısında gizli, bulutların ürpertisine
Yorgun kamburuna sormalı bu minik kadını..

İşte buradayım
Bir yarım ay hizasında
İki dağın tam orta noktasında

Solum mensur, önüm varan, sağım yol
Bitiminde kocaman bir ücra köşede
Toprağın çeliminde, yeşilin gönlünde,
Farzların yanlış eğiliminde,
Tezek atıyorum sobaya gece üşümeyeyim diye

Rengârenk bir yazma başımda,
Ben asi bir gürültüyüm onun gezginliğine
Aksayan topuk sesinde
Rüzgâr gamzeleniyor yüreğime

Tanımlayamadığım bir hüzün, içimdeki yarayı sarıyor
Def çalıyor yağmur kapımın önünde
Boyaları düştü ömrümün onu görünce
İçime çektim seni Gülistan

Para karşılığında evlendirile evlendirile,
Üçüncüsünde artık kendi memleketinde…
Seni çok sevdim, annen de seni bana satsın, dediğinde
İçim acırken, gülüyoruz Gülistan..

Herkesin birbirine ilham olduğu,
Bu kederlere dokunamadan yaşayan,
Kekeme bir dünya ile iç içe
Biz sade ve taşkın birer misafirdik birbirimize bu bahçede
Uğurlarken beni, sımsıkı sarılışın yaşatsın seni
Sevgin koynunda sağaltsın seni
Sen hep gülümse Gülistan..

Selma BüyükdağYazının her hakkı saklıdır.

Yorum bırakın