Kalbimiz Çarpıştığında

Kalbimiz çarpıştığında on sekiziydi gün
Bir mart ayıydı yıllardan bir dün
Gözlerimiz buluştuğunda zaman akmıyordu
Durmuştum yamacında sözlerinin
Bir hülyada konuşuyordum

Konuşuyordum ama nasıl konuşuyordum bir de bana sorun..

Hikâye buydu ya
Sonra geceler, günler sen oldun
Hikâye bu ya
Masum düşlerim oldun
Hep seninleydim
İflah olmaz bir aşk doğdum

Karışmadan hiçbir zerresine
Sadece okudum
Sen karşıma çıktın, ben okudum

İnanır mısınız, her sene bir gün karşıma çıktı tutuştuğum..


Ve sonra beni bana, kendi hayatıma bırakıyordun..

Ben de ona öykünüyordum
Öykünüyordum da
Kalbim beni mi dinliyordun!

Bir yandan hayatıma devam ediyordum
Bir yandan bu yumruk gibi içime işleyen kor
Dolaşıyordu boşluğumda
Sesim sen oluyor
Gülüşüm sen oluyor
Duy
Yeter ki duy beni, diyordum

Derken sen hep yarımda kalıyordun
Yarım kalıyordun
Ben yarım kalıyordum

Karşıma kim çıkarsa çıksın aklıma hep sen varıyordun
Olmayacağını söyleye söyleye sen kalıyordun..

Hem seviyor, hem bırakıyordun..

Üzerinden sabırlar geçmiş
Yine yıllardan bir yılın, bir günü karşımda duruyordun..

Konuştuğumuzda, sana bunu yapamam, diyordun
Ne demek istediğini anlamıyordum.
Bana birlikte olduğumuzda kötülük yapabileceğini anlatıyordun..

Sen Tunç’tun,
Bense kösnül kafiyelerimin peşinde saf bir iklim
Sen içimde yatışmayan bir kordun
Bense yanan kalbim içinde bir seren idim..

Yıllar geçti ama sen hep kaldın
Yıllar geçti sen hep vardın

Kahkahalarımda,
Yaşlarımda,
Kaçışlarımda,
Kalışlarımda,
Hep sen vardın..

Güzel bir esinti
Bir şölen
Süslenmiş bir rastlantı
İçime gizlenmiş bir anı gibi..

Ta ki..

Birgün bana, gel, dediğinde memleketimi bırakıp yanına geldiğim,
Bakışlarının sıcağından zihninin sislerine geçtiğim yirmibir günün,
Seninle geçirdiğim tam yirmibirinci günün sonuna kadar..

Aşk bir hastalığa bürünüyordu seninle düpedüz
Karakterin hastalığa bürünüyordu

Eee seni her gördüğümde, o çarpılmalarımda, boşuna ‘Allah kahretsin’ demiyormuşum,
Meğer hissediyormuşum..

Ruhu hastaydı bunu biliyordu ve tedavi olmuyordu..
Artık bunu biliyordum..
Ruhu hastaydı ama kalbine dur, diyemiyordu..
Zihnin karanlığında kalbi bir pırlanta mıydı
Yoksa onu da mı sarmıştı karanlığı?

Ben sadece güzel bir hikâyemiz olsun istemiştim
Beklenen yıllara değsin demiştim
Bakmıştım gökyüzüne
Bir martı kanatlarını açmış, benmişim

Ben senden gittim..

Bir oyun muydu aşk senin için
Belki yabancı bir ten
Belki heyecanlı bir serüven..
Belki de sadece hastalıktın kendini yiyip bitiren

Ve yirmi bir yıl sonra yine bir mart ayında
Seni anlattım bir dostuma..

Hikâye bu ya,
Seni sevdim ve hep seveceğimi hissedendim…

Biliyorum ne yapsak boş bazen
Birbirinize sızsanız da
Bazı aşıklar uzak kalmalı birbirinden..

Anlattığım dostum,
Hastalığının farkındaydı ama iyileşmek için bir şey yapmamış, dedi
Sen yaptıklarını hastalığına bağladığın için hala güzel tarafını hatırlıyorsun,
Gerçekten sevseydi, kendini iyleştirirdi..
Sana iyi gelmem diyeceğine,
İyileşmek için çaba sarf ederdi, dedi

Evet, sadece güzel bir hikâye olarak kalmalı bazıları..


Çarpıldığımız, kapıldığımız o nadir kalpler iyi gelmediğinde,
Sen gitmen gerektiğinde gidebildiğinde
Sen kendini, doğru olanı seçebildiğinde
Mutluluk olur,  kendi yolunu bulursun değil mi?

Evet, bulursun..
Bilgelik budur, dedi.

İstanbul

Sevgilerimle,
Selma Büyükdağ

Yazının her hakkı saklıdır.

Yorum bırakın