Büyümek, güçlenmek mi, şiddeti artmak mı; yoksa sayıca artmak mı demek?
Büyümek, genişlemek, yaşlanmak, önem ve değer kazanmak mı; irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek mi demek?
Büyümek farklı bir şey olmalı!
Kişilerin cüssesi büyüdü; kiminin şiddeti, kiminin sayısı arttıkça büyüdü. Ne niteliğin, ne niceliğin önemli, ne de sadece kendine göre kıymetin!
Çoğu kişinin, ‘saflık ve masumiyeti’ kaybolduğunda büyük olacağını düşündüğü yerde mi başladı büyümek?
Yoksa aldatmayı ve acımasızlığı öğrendiği yerde mi?
Yoksa savaştığı ya da para kazandığı dönemde mi?
Ülkeler büyümek istedi; istedikçe savaşlar büyüdü.
Cüsseler büyümek istedi; istedikçe, haz ve güç için şiddete ve yalana eğilim büyüdü.
Duyarsızlık büyüdü!
Keşke büyümenin anlamı içerisine, ‘sevginin çoğalıp, genişlemesi’ yüklenseydi.
O zaman her şey değişirdi belki.. Haz sevgiyle tadılır, sakinliğe ererdi.
O zaman kişi, kendine yetmeyi bilir; zayıflıkları için bazı değerleri yok saymaktan vazgeçerdi.
O zaman yalnızlığın anlamını bilir, menfaati için bir başkasını yok etmezdi.
Korkudan savrulanlar, sevgiyle huzura ermeyi bulabilirdi belki ve büyümek için cehaleti yenebilirdi.
Kişi, sorumluluğu kalpten aldığı kadar büyük olmalı.
Sarabildiği kadar, anlayabildiği, koruyabildiği, duyarlı olabildiği kadar büyük olmalı.
Sevgide kalabildiği, sevgiyle dokunabildiği kadar büyük olabilmeli insan; yaşı veya konumu kadar değil.
Keşke büyümenin anlamı içerisine, ‘sevginin çoğalması ve genişlemesi’ eklenseydi.
O zaman cüssesi büyüyenler değil; hem kalbimizde hem de hayatın içerisinde gerçekten büyüyenler ciddiye alınırdı belki değil mi?
Sevgilerimle,
Selma Büyükdağ
Yazının her hakkı saklıdır.