Belki Kaybettiğimiz Bir şeyi Buluruz

-Adın ne?
-Musa
-Kaç yaşındasın?
-On.
-Okuyorsun değil mi?
-Evet.
-Nerede yaşıyorsun?
-Bodrum.
-Aslen nerede yaşıyorsun, ailen nerede?
-Adana.
-Sen ailenle değil misin? Orada kalmıyor musun?
-Okul zamanı oyda kalıyoyum, buyaya tatile geldim.
-Peki neden çalışıyorsun?
-Boycumuz var diye.
-Olabilir, her ailede borç olabilir. Kaç kardeşsiniz?
-Sekiz kardeşiz.
-Onlar çalışıyorlar mı?
-Çalışıyoylar, ben abimle buyada çalışıyoyum.
‘Peki sen şimdi borcunuz var diye çalışmak zorundasın. Bu küçük yaşta iş adamı oldun yani…’ derken ikimiz de gülüyoruz.

-Peki Bodrum’u nerden buldun da buraya geldin? Taa Adana’lardan nasıl cesaret?
-Abimle geldim.
-Peki neden Bodrum?
-Bodrum güzel, çünkü tatil yapıyoyuz.
-Peki pansiyon parası da var nasıl geçiniyorsunuz? Günde ortalama ne kadar kazanıyorsunuz mesela?
-Bilmiyoyum.
-Kim biliyor peki abin mi?
-Evet.
-Ha sen bütün parayı ona veriyorsun?
-Evet o da muhtaç olduğum şeyleyi alıyoy bana.
-E pansiyona da para veriyorsunuz. Üstüne para kalması lazım ki tatil yapabilesin.
-Evet, accık kalıyo.
-Peki denize girebiliyor musun?
-Evet.
-E gündüz çalışıyorsun peki nasıl denize giriyorsun?
-Hem çalışıyorum hem biyaz dinleniyoyum.
-Peki bu yaşta çalışmaya başladın. İnsanlarla ilgili değişik bir anın var mı? Seni çok mutlu eden ya da çok üzen bir şey olduysa anlatır mısın bana?
-Yok olmadı.
-Peki çocuklar için ne düşünüyorsun? Çocuklar çalışmalı mı?
-Hayıy. Küçük yaşta olanlay çalışmamalı ama büyük olanlay olabiliy. Yani on yaşında olanlay çalışabiliy.
-Sen küçüksün zaten.
-Tı on yaşındayım.
-Peki borcunuz olmasaydı yine çalışır mıydın?
-Boycumuz olmasaydı çalışmazdım.-Helal olsun sana, bu yaşta iş adamı olmuşsun.
‘Hıhı’ diyerek onaylıyor ciddi bir tavırla.
-Peki annelere, babalara, çocuklara, senin gibi bu yaşta çalışanlara söylemek isteyeceğin bir şey var mı?
-Bi yanım kaldı nenemle. Öldü.
-Nenen öldü?
-Evet çok güzel tüyküler söyleydi. Çok güzel… İki ay oldu, çok ay oldu, ben yedi yaşındayken.
-Nenen öldü ve sen üzüldün. Peki çocuklara, anne ve babalara neden bunu söyledin?
-Onlay da üzülmesinley mutlu olsunlay. Ölecek zaten ölmeliydi değil mi?
-Evet. Hepimiz öleceğiz bir gün.
-Evet.
-Birini kaybettiklerinde üzülmesinler mi diyorsun?
-Evet.
-Peki sen bu taçları satmaya çalışırken almak istemiyor genelde insanlar, o zaman nasıl bir taktik uyguluyorsun? Mesela ben almak istemiyorum. Direk bırakıp gitmiyorsun.
-Isyay ediyoyum. Yoksa paya kazanamam.
-Onu sana kim öğretti?
-Kendim biliyoyum. Biy gün denemiştim. Isyay etmedim etmedim baktım, eve gittim cebimde hiç paya yoktu, aytık ısyay etmeye başladım.
-Ne diye ısrar ediyorsun?
-Kayne hediyesi, hem kayne hediyesi hem boycumuz var diyoyum.
-Peki söylemek istediğin herhangi başka bir şey var mı?
-Hayıy.
-Peki o halde, teşekkür ederim.

Ses kaydı yaptığımı biliyor.

‘Peki şimdi oyta düğmeye basabiliy miyim?’ diye soruyor merakla kaydı kapamak için.
‘Basabiliysin.’ diyorum onu taklit ederek ve ikimiz de gülüyoruz.
Ve sohbetimiz bitti. Fotoğrafını çekip bloğumda yazımla birlikte paylaşmak istediğimi söyledim. İzin verdi ama bir şartla… Benim de onun çiçekleriyle fotoğrafım olmalıymış.
Çiçekli taçlarını benim koluma yerleştirdikten sonra o da benim fotoğrafımı çekti minik elleriyle.

E tabi zamanını harcadı bana, söz verdiğim gibi bir miktar para vereceğim için, birlikte para bozdurmaya markete gidiyoruz.
Kasadaki adam, çocuğa, “Hadi yine iyisin” diyor.
Bu kaba konuşmayı dağıtmak için, Musa’ya babasının ne iş yaptığını soruyorum. Zabıta olduğunu söylüyor. Kasadaki adam, yalan konuştuğunu söylüyor. Musa da zabıta demeye devam ediyor.
Adam yalancı diyerek ısrarla iğneli laflar söylüyor.
Kibarca susturuyorum…
Ve bu çocuklara bu şekilde ters davranan çok fazla yetişkin görüyorum.
Neyin anlayışsızlığı bu?
Neyin gücü, kimin gücü bu?
İnsanlar mecbur kılınıp evlendiriliyor ya da tanımadan evlenmek zorunda bırakılıyor.
Ya da neyse ne…
Bilinçli ya da bilinçsiz çocuk yaparak tıpkı bu kasadaki arkadaşımız gibi bir çocukla nasıl konuşulması gerektiğini bilmeyen, düşüncesiz insanlar ya da onlara köle yapacağımız çocuklar üretiliyor!
Dünyanın neresinde olursa olsun, sokağa attığın ve bir şeylere mecbur bıraktığın her çocuk, ileride ya hayatını idame ettirmek için çekinmeden yalan söyleyecek, ya alkolik olacak, ya asabi olup karısına, çocuğuna ya da çalışanına şiddet uygulayacak, ya dayak yiyecek, ya mutlu gibi görünse de gizliden gizliye kimselere göstermeden hep ağlayan bir yetişkin olacak, ya da …
Bu “ya da” ların sonu yok. Temennimiz kendilerini onarabilmeleri.

Sokaktan geçen hayvanları seven, sahiplenen biz insanlar, sokaktaki çocuklarımıza pislikmiş gibi davranıyoruz. Hayvanlara üzülüp onların başını okşayıp, onlara acıyan bizler; sokakta kalan çocukları hor görüp, düşünmeden aşağılıyoruz.

Neden?
Sahipleri var diye mi, yoksa bu yaştaki çocuklardan “akıllarını doğru kullanmalarını” beklediğimizden mi?
Yapmayın. Yapmayalım!
Senin o hor görüp ittiğin çocuk, yarın evine giren bir hırsız ya da bir kızı taciz edecek o adam olur!
Senin o aşağılayıp ittiğin kız, yarın senin kızını aldatan kocanın metresi olur!
Onlar cehaletten ya da mecburiyetten yapmış, biz de üzerine mum yakmayalım!
Ne olur…
Sevgilerimle,
Selma Büyükdağ
Yazının her hakkı saklıdır.

Belki Kaybettiğimiz Bir şeyi Buluruz” için bir yorum

  1. Bu sıralar beni düşünmeye sevk eden bir konuda yazmışsın. Tebrikler 🙂

    Sokaklarda, metrolarda bir şeyler satmaya zorlanan çocukları gördükçe hem üzülüyorum hem de kendime kızıyorum. Her ne kadar onları bu duruma iten olmasam da, buna seyirci kalarak hiçbir şey yapamamanın kızgınlığı oluyor. Kendime kızıyorum.

    Bir yandan da düşünüyorum. Metroda, sokakta çocuklarımız bu haldeyken biz önlerinden geçip gidiyoruz. Önemsemiyoruz, dikkatimizi çekmiyor. Bunu normalleştirmiş olmamız bile utanç verici.

    Son kısma da çokça katılıyorum. Umursamadıklarımızdan vurulacağız ve canımız yanacak. :/

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s